30 Eylül 2007 Pazar

Komün Dergi Fikri Üzerine Olan Biten...

Bir süredir söylemde kalan dergi fikrini sonunda eyleme döktük ve ufak çapta bir toplantı ile kendimizce bir yol çizgisi çıkardık.

Kongre Toplantısında dergi için konuşulan temel eksen yarı-akademik bir dergi olması, asıl işlevinin bize yazmayı öğretmesi ve çalışmalarımızı yayınlayabileceğimiz bir alan oluşturmasıydı.
İşin yazı yazmayı öğrenmek kısmı ilk sorunumuz olarak ön planda. Çözüm olarak öngördüğümüz yazım atölyeleri yapma fikri hem yazmayı öğrenmemiz için, hem de düzenli birlikteliğimizi sağlamak adına önemli bir adım/başlangıç olacak. Ancak bu atölyelerin içeriği kesinleşmiş formatlar değil. Yazın kuramı üzerine farklı formatları deneyip, ortaklaşabildiğimiz bir dilde karar kılabiliriz sanırım.
İlk öneri, deneyeceğimiz format Frankfurt okulundan esinle “parçalı yazım” olacak. Ne olduğuna dair kısa bir bilgi vermek gerekirse;

Parçalı yazım, kuramsal söylemdeki savlar ile (çıkarsama, neden-sonuç ilişkisi kurma, tümdengelim) bunların dilsel temsilleri ("bu nedenle", "çünkü" vs.) arasında "rasyonel" bağlantılar kuran işlemlerin reddedilmesine dayanır. Adorno'ya göre bu işlemler kavram dünyasındaki tahakkümün işaretleridir. Parçalı yazımda, ampirik kesinlik (mütekabiliyet olarak hakikat) iddiası da yoktur. Parçalı yazım modernisttir, mantıksal ve sözdizimsel kaymaları müzikteki dezonansın bilişsel eşdeğeridir. Parçalı yazım mantıksal açıdan farklı perspektiflerin çoğaltılmasına dayanır, bunların her biri kendi içinde birer kurumsal karikatürdür. Farklı perspektiflerin çoğaltılması yoluyla, ele alınan fenomenle ilgili karmaşık bir tablo ortaya konur. Bu yöntem, Nietzsche'nin pek çok göze, pek çok perspektife sahip olma çağrısı ile fenomenolojinin görsel çeşitleme (fenomenleri yaratıcı bir şekilde deforme ederek değişmez ve asli özelliklerini keşfetme) yönteminden izler taşır. Kuşkusuz Adorno fenomenlerin tarihdışı, rasyonel özlerinin değil, tarihsel hakikatin peşindedir. Tarihsel hakikat parçalı yazımda "gösterilir", o zaman açık bir biçimde tanıtlama ya da açıklama amacı söz konusu olmaz. Açıklama ve tanıtma fenomeni etkisizleştirir; açıklamak, açıklayarak bertaraf etmektir.
"Hakikat" hakiki değilse, o zaman ancak halihazırdaki hakikat rejimlerine göre hakiki olmayan şey, toplumun hakikat iddiasının aldatıcılığını ortaya çıkarabilir.

Bu konuya dair daha fazla bilgi edinmek için Adorno’nun “kültür endüstrisi – kültür yönetimi” adlı kitabını edinip okumak ve üzerine konuşmak gibi bir arzumuz var. (Hatta şimdiden 10 kadar kişi kitabı edinip okumaya başladık) Ardından Bu konuyla ilgilenmiş olan (Adorno ve yazım kuramları) Orhan Koçak, Ali Artun, Ferda Keskin v.b. bir isim ile yarı-açık bir toplantı/atölye yapmayı düşünüyoruz.

2 hafta sonra (13 Ekim C.tesi) Kadıköy’de yeni bir toplantı yapacağız ve ilk atölyemizi nasıl yapacağımızı konuşacağız.

Kitap hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Okuma önerisi olarak; Frankurt okulunun bütün yazıları özellikle Walter Benjamin ve Adorno’nun metinleri işimize yarayabilir.

İlgilenen herkesi bekliyoruz.

Hiç yorum yok: